Ülkemizde mart ayının son haftası 1964 yılından beri
Kütüphaneler Haftası olarak kutlanır. Evet dile kolay 52 yıldan beri
kütüphaneler haftasını kutluyoruz.
Üzülerek söylüyorum ki birçoğumuz bu haftanın varlığını bile
bilmiyor. Kağıt üzerinde kutlanan bir hafta olarak kalıyor ne yazık ki.
Peki böyle bir önemli haftanın bilinmemesinin ve
kutlanmamasının ayıbı kime ait?
Ortada toplumu ilgilendiren bir ayıp varsa tabi ki sorumlusu
halkımız(!) Bütün suç halkımızda deyip kısa yoldan suçluyu da bulu veriyoruz
hemen.
Gönlümüzü daha çok rahatlatmak için suçun nedenlerini de
sıralıyoruz. Bizim halkımız kitap okumayı ve kitapları sevmiyor, kütüphaneleri
sevmiyor, hatta kütüphanelerde durmaktan dahi nefret ediyor, durum böyle iken
bu halk nasıl Kütüphaneler Haftasını kutlasın.
Tamam kabul ediyorum bu konuda batı toplumuyla bizim
toplumumuzu karşılaştıracak olursak onlardan birkaç adım geriyiz ama bütün suçu
da halkımıza yıkmak yakışı kalmaz.
Geçtiğimiz mart ayında bu konuyla ilgili medyada kaç tane
habere rastladınız? Yada bu konuyla ilgili kaç tane yazı okudunuz? Hangi
kanallar kütüphaneler haftasından bahsetti? Hangi devlet büyüğü ya da siyasi
parti liderleri çıktı da halkımızın kütüphaneler haftasını kutladı? Her gün
medyada o kanal benim bu kanal senin diyerek dolaşan aydınlarımızdan hangisi
kütüphaneler haftasından bahsetti?
Yaşadığımız ilde ya da ilçede hangi belediye başkanı
halkının Kütüphaneler haftasını kutlayan bir pankart astı? (ama seçim zamanı
olsa akla gelmeyecek haftaların, günlerin kutlamalarının yazılı olduğu
pankartlar her yerde asılı olurdu.)
Öğretmenlerimden kaç tanesi kütüphaneler haftasından
bahsetti, bu konu hakkında etkinlik hazırladı?
Bence sorunu halkımızda aramak yerine bu ülkeye yön veren
insanlarda aramamız daha doğru olacak.
Bir öğretmenin görevi öğrenciyi hayata hazırlamaktır sınıfta
ders saati süresince müfredata bağlı kalarak ders anlatmak değil. Öğrenciyi
hayata hazırlamanın yolu da kitaplardan geçmektedir.
Siyasi liderlerin ve aydınların görevi halkı
bilinçlendirmektir kanallarda gündem yaratmak değil. Halkı bilinçlendirmekte
kitaplardan ve okumayı teşvik etmekten geçmektedir.
Görüldüğü üzere her şey kitaplardan, okumaktan geçtiği halde
bu ülkeye yön veren kişi ve kurumlar üzerine düşen görevi yapmamaktadır. Bu
halk cahil geldi cahil gider mantığıyla hareket etmektedirler.
Senelerdir halkımız evlilik programlarıyla, çeşitli
esrarengiz dizilerle, adada yapılan yarışmalarla, çocuklarımız ve gençlerimiz
akıllı telefonlarla, bilgisayar oyunlarıyla, sosyal medyanın gereksiz
uygulamalarıyla uyutulup gitmektedir.
Burada halkımıza düşen görev dalıp gittiği uykudan uyanıp
kitaplara sarılmak, okumak ve daha çok okumaktır. Ancak bu şekilde bilinçli bir
vatandaş olup ülkemizi ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği muasır
medeniyetler seviyesine ulaştırabiliriz.
Sözlerime son vermeden önce bütün okul yaşantım boyunca
Kütüphaneler Haftasına vurgu yapan tek hocam olan ve benim hayatımda
farkındalık yaratan sayın Şerif Kutludağ hocama bu konuda göstermiş olduğu
duyarlıktan dolayı teşekkürü borç bilirim.
Geçmiş KÜTÜPHANE HAFTAMIZ herkese kutlu olsun…